Ana Sayfa Dijital GazeteErdoğan: Gazzeli mazlumların yükünü azaltan her çaba bizim için değerlidir

Erdoğan: Gazzeli mazlumların yükünü azaltan her çaba bizim için değerlidir

Yazan
0 yorumlar 0 Görüntülenme

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:

“Bu Kabine Toplantımızda da ülkemize, milletimize ve uluslararası gündeme dair kritik konuları görüştük. Türkiye’yi hedefleriyle buluşturma çabalarımız, hız kesmeden sürüyor. Son Kabine Toplantımızdan bu yana yine yoğun bir mesai dönemi geçirdik.

İçerde toplu açılış törenleri ve il ziyaretleri, dışarda uluslararası zirveler ve seyahatler ile millete hizmet mücadelemizi kararlılıkla devam ettirdik.

Ana muhalefet partisiyle aramızdaki ufuk, vizyon, zihniyet farkı yaşanan her gelişmede kendini daha net belli ediyor.

banner

Milletim, şunu bilsin. Dünyanın içinden geçtiği fırtınalı dönemde Türkiye, liyakatli kadroların riyasetindedir. Emin ve ehil ellerde güvendedir. Yasamada Cumhur İttifakı olarak tam bir uyum ve koordinasyon içinde çalışıyoruz.

Yürütmede kabine üyelerimiz ve bürokratlarımızla ülkemizin sorunlarına çözüm yolları geliştiriyoruz. Yargımız, kendi alanında anayasanın çizdiği sınırlar çerçevesinde adaletin tecellisi için gayret gösteriyor.

Devletin bütün organları, mesuliyet sahaları içerisinde görevlerini layıkıyla yerine getiriyor.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin en mühim çıktılarından biri olan bu kazanımları güçlendirerek devam ettirmekte kararlıyız.

Özellikle Batılı ülkelerin, ciddi yönetim bunalımıyla yüzleştiği bugünlerde istikrar ve güven ikliminin değerini milletçe daha iyi anlıyoruz.

Dünyada birçok ülkenin başına gelse yerle yeksan olacağı krizleri biz, 86 milyonun kılına dahi zarar gelmeden başarıyla yönetiyoruz.

Son asrın en ciddi sağlık krizinden Rusya-Ukrayna arasındaki savaşa, bölgemizdeki kanlı çatışmalardan ticaret ve gümrük savaşlarına kadar birçok meselede bunu gördük, yaşadık, bilfiil tecrübe ettik.

Tuzağa düşmedik, oyuna gelmedik. Ülkemize ekonomik ve sosyal maliyet üretecek hiçbir maceraya atılmadık. ‘Batılı ülkeler bize ne der?’ diye değil, 23 yılın engin tecrübesi, birikimi ve müktesebatı ile politikalarımızı belirledik.

Dün bizi hem Korona virüs salgınında hem de Rusya-Ukrayna krizinde insafsızca yerenler, bugün utangaç da olsa hak verir noktaya geldiler. Dün bizi Avrupa’dan ve Batı bloğundan uzaklaşmakla suçlayanlar, bugün takip ettiğimiz dengeli politikalara övgüler diziyor.

Dün hükümetimin Suriye ve Gazze’deki vicdanlı duruşunu eleştirenler, bugün sayemizde yurt dışına başları dik, alınları ak bir şekilde gidiyor.

Doğruyu bildikleri halde ikrar edemeyenlere ise maalesef yapabileceğimiz hiçbir şey yoktur. İşte onlar, boş beleş işler peşinde koşarken biz geride bıraktığımız iki hafta boyunca ülkemize ve milletimize hizmet için aşkla koşturduk.

4 Ekim’de başlattığımız tahliye operasyonuyla 36’sı Türk vatandaşı, toplam 137 aktivisti ülkemize güvenle getirdik.

7 Ekim’deki ikinci tahliye sürecinde 16 vatandaşımızın ilk etapta Ürdün’e geçişini, ardından 15’inin ülkemize gelişini sağladık. Gözaltına alınan 3 milletvekilimiz de Bakü üzerinden Türkiye’ye sorunsuz, sıkıntısız bir şekilde ulaştı.

Türk Hava Yollarımızın, 10 Ekim’de düzenlediği özel bir seferle 18’i vatandaşımız olan 21 ülkeden toplam 94 aktivisti Türkiye’ye intikal ettirdik.

Filoya katılarak insanlığın vicdanına tercüman olan tüm vatandaşlarımıza, tüm aktivistlere bir kez daha teşekkür ediyor, tekrar geçmiş olsun diyorum.

Batılı aktivistlerin, tahliye operasyonlarımızdan övgüyle bahsettiği bu olayda Türkiye’yi suçlayanları ise milletimin vicdanına havale ediyorum.

Sakarya Gaz Sahası’ndan şu anda 4 milyon hanemizin doğalgaz ihtiyacını karşılıyoruz. Bu sayı, 2026’da 8 milyona, 2028’de inşallah 16 milyona çıkacak.

Halihazırda toplam 34 ülkeyle doğalgaz ithalat ve ihracatımız var. Akkuyu Nükleer Santrali’nde ilk elektriği çok yakın bir zamanda üreteceğiz. Akkuyu dışında nükleer ajandamızda başka projelerimiz de bulunuyor.

Ana muhalefetin, balıkları öne sürerek yaptığı eleştirilere aldırmadan nükleer enerjiye yatırım yapmayı sürdüreceğiz.

Enerji politikamızın bir diğer önceliği, sahip olduğumuz madenlerin katma değerli bir şekilde uluslararası pazarlara sunulmasıdır. Özellikle nadir toprak elementleri, savunma sanayiinden yenilenebilir enerji sistemlerine, elektrikli araçlardan haberleşme ve uzay teknolojilerine pek çok alanda kritik rol oynuyor.

Eskişehir’in Beylikova ilçesindeki Nadir Toprak Elementleri Sahası’nda bugüne kadar 310 ayrı lokasyonda yaklaşık 125 bin metre sondaj yapıldı. Çalışma sahasında nadir toprak elementleri barit ve florit başta olmak üzere tam 694 milyon ton kaynak olduğu tespit edildi.

Bakınız bu saha, dünyanın ikinci büyük nadir toprak kaynak sahasıdır. 17 nadir toprak elementinin 10’unun bulunduğu Beylikova sahasında yaklaşık 12,5 milyon ton nadir toprak oksitleri yer alıyor.

Nadir toprak elementlerinde dünyanın en büyük 5 üreticisinden birisi olmak istiyoruz. Bu doğrultudaki çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İlk etapta yıllık bin 200 ton cevher işleyeceğimiz Eti Maden Pilot Üretim Tesisi’ni devreye aldık.

Pilot tesisin, endüstriyel tesise dönüştürülmesi için saflaştırma teknolojisi de dahil çalışmalarımıza devam ediyoruz.

Nadir toprak elementleri teknolojisine sahip ülke ve firmalar, bu alandaki üretim süreçlerine ilişkin tecrübelerini maalesef paylaşmaktan kaçınıyor. Bu engelin aşılması ve mevcut sahaların daha kısa sürede ekonomiye kazandırılması, uluslararası iş birliklerini zorunlu kılıyor.

Pek çok ülke, teknoloji geliştirme, danışmanlık ve teknoloji transferi için bu konularda deneyimli ülkelerle anlaşmalar imzalıyor. Türkiye olarak biz de teknolojik hafızaya sahip ülkelerin uzman kuruluşları ile iş birlikleri geliştirmek amacıyla görüşmeler yapıyoruz.

Bu anlamda Beylikova’daki Nadir Toprak Elementleri Sahası’nın herhangi bir ülkeye verilmesi asla söz konusu değildir. Her kim bunu iddia ediyorsa kendi ülkesine iftira atıyor demektir.

Türkiye’nin yeraltı kaynaklarını ekonomisine kazandırmasını istemeyenler, hep şunu yapıyorlar: Önce maden tetkik ve arama çalışmalarını engellemeye çalışıyorlar. Buna başarılı olamayınca bu sefer işletilmesini sabote etmenin derdine düşüyorlar.

Denklem aslında çok basit. Mümkünse engellemek değilse itibarsız hale getirmek. Nadir toprak elementleriyle ilgili yaşananlar da budur. Amaç, Türkiye’nin bu yeraltı kaynağından istifade etmesini engellemektir.

Dikkat edin bu konuda hükümetimize iftira atanlar, Karadeniz doğalgazı ile Gabar’daki petrol keşiflerimizi de dillerine dolayanlardır. Hatırlatsanız orada da destek vermek yerine hemen bir kulp taktılar. Bugün de aynısını yapıyorlar. İnanın yarın da değişen bir şey olmayacak.

Milletimden bunlara karşı uyanık olmalarını rica ediyorum. Milletim, bize güvensin, bize inansın. Allah’ın izniyle biz bu güveni boşa çıkarmayacağız.

Türkiye’nin yıldızının giderek daha çok parlamasından, küresel siyasette ağırlığının artmasından, itibarının aziz milletimize yakışan bir seviyeye yükselmesinden gurur duyuyoruz.

Türkiye, dış politikasındaki barıştan, diyalogdan, adaletten ve çözümden ayana aktif tutumuyla günden güne vazgeçilmez bir oyuncu haline geliyor.

Özellikle çatışma çözümlerinde Batı’yı takip eden değil, Batı’nın takip ettiği örnek, aldığı, gıptayla izlediği bir ülke konumundayız.

Suriye ihtilafında 13,5 yıl boyunca duruşumuzu asla bozmadık. Suriyeli mazlumları, zalimlerin ve terör örgütlerinin insafına bırakmadık.

Ana muhalefetin, sürekli övgü yağmuruna tuttuğu Batılı ülkeler, mültecileri almamak için dikenli tel örgülerin arkasına saklanırken biz, kimseyi geri göndermeme politikasıyla Suriyeli kardeşlerimizi bağrımıza bastık.

3-5 oy uğruna Suriyeli mazlumları hedef gösterenlere rağmen en kritik zamanlarsa siyasi bedel ödemeyi göze alarak vicdanlı tavrımızı sonuna kadar muhafaza ettik.

Hamdolsun neticede tarihin doğru tarafında duran biz olduk. Zaman lümpen ırkçıları, oy avcılığı yapanları, mülteci düşmanlarını değil, bizi haklı çıkardı.

Türk milleti, kardeşlik ve komşuluk sınavını başarıyla verdi. Bugün komşumuz Suriye ile ilişkilerimiz her alanda güçleniyor.

Bugün birbirimizin yüzüne mahcubiyetle değil, tebessümle bakıyoruz. Suriye’de istikrar kökleştikçe inşallah her şey çok daha iyi olacak.

Bakınız sadece Suriye’de değil, Gazze’de de Türkiye, ilk günden itibaren hakkın, haklının ve adaletin safında yer almıştır. Gazze’nin vatanlarını savunan evlatlarına terörist iftirası asla atmadık.

Birilerine şirin gözükmek uğruna Filistin direnişine kara çalmadık. İnandığımız neyse, kalbimizden geçen neyse eğip bükmeden, kimseden de çekinmeden onu cesaretle haykırdık.

102 bin tonu bulan insani yardımlarımızla Gazzeli kardeşlerimizin yanında olduk. Katıldığımız tüm toplantılarda, uluslararası bütün platformlarda Gazze’yi ve Filistin davasını korkusuzca savunduk.

Bütün bunları yaparken Gazze’de ateşkesin sağlanması için çalışmayı da hiçbir zaman ihmal etmedik.

Bir süredir çok farklı kanallardan yürüttüğümüz diplomasinin de katkısıyla Gazze’de varılan ateşkes mutabakatını memnuniyetle karşılıyoruz.

İki yıllık zulmün, vahşetin ve soykırımın ardından elhamdülillah Gazze’de kırılgan da olsa bir güven iklimi oluştu.

İki yıldır bombaların altında hayatta kalma mücadelesi veren çocukların, ilk defa yüzlerine tebessüm çiçekleri açıyor. Gazzeli kardeşlerimiz, zorla çıkarıldıkları yerlere insan seli olup akıyor.

Gazze’de neler yaşadıklarını en iyi Gazzeli mazlumlar bilir. İki yıl boyunca çektikleri çileleri en iyi masum çocuklar bilir. 68 bin şehidi toprağı vermenin acısını, yüreği yanık anneler, babalar bilir.

Biz sadece empati kurabiliriz. Sadece onları anlamaya çalışabiliriz. Gazzeli mazlumların yükünü azaltan her çaba bizim için değerlidir. Çıkıp bunu sadece ateşkes imzaladılar diyerek küçümsemek kimsenin haddi de hakkı da değildir.

Bir defa bunun açıkça ortaya konulması gerekiyor. İsrail’in verdiği sözleri tutmama konusundaki bozuk sicilinin herkes gibi biz de farkındayız.

Bu gerçeğin Filistin Direniş Hareketi Hamas ve Gazzeli kardeşlerimiz daha çok farkında. Ama buna rağmen ümitvarlar. Buna rağmen umutlu olmak istiyorlar. Biz de bir daha eski soykırım günlerine dönülmemesi için mevcut tüm baskı unsurlarını devrede tutuyoruz.

Biz deklarasyondaki iradenin sonuna kadar arkasında duracağız. Amerika, Mısır ve Katar’ın da benzer bir tavır sergileyeceğine inanıyorum.

Ateşkes mutabakatının uygulanmasının da yakından takipçisi olacağız. Rehine ve mahkum takası ile birlikte yeni bir aşamaya geçilmiş oldu. İnsani yardımların girişleri hızlandı. Tüm aksaklıklara rağmen 350’ye yakın tırımız, Gazze’ye giriş yaptı.

400’den fazla tırımız ise giriş için bekliyor. Dün 900 ton yardım taşıyan 17’nci İyilik Gemimizi Mersin’den böyleye yolcu ettik. Bunun devamı da gelecek.

İnşallah kış bastırmadan insani yardımlarımıza ağırlık vereceğiz. Şov yapmadan, başkaları gibi PR peşinde koşmadan Gazze’ye ve Gazzeli mazlumlara sahip çıkmaya devam edeceğiz.

1967 sınırları temelinde bağımsız bir Filistin devleti kurulana kadar bu mücadele hız kesmeyecek.  Biz, mazluma kol kanat gererken sadece Rabbimizin rızasını gözetiyoruz.

Son nefesimize kadar doğruluktan, dürüstlükten bu aziz millet ve tüm mazlumlar için canla başla çalışmaktan geri durmayacağız.

Cenabı Allah yolumuzu, bahtımızı açık etsin. Bu düşüncelerle sizlere veda etmeden evvel dün, Kocaeli’nde Dünya Kupası elemelerinde Gürcistan’ı 4-1 skorla yenerek milletimize büyük bir sevinç yaşatan A Milli Futbol Takımımızı tebrik ediyorum. Kendilerine ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum. Rabbim Bizim Çocuklar’ın ayaklarına taş değdirmesin. Aldığımız kararların hayırlara vesile olmasını diliyor, sizleri bir kez daha saygıyla selamlıyor, Allah’a emanet ediyorum.”

Hibya Haber Ajansı

Şunlarıda beğenebilirsiniz

Yorum Yapın